• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=61572555196076&rdid=s4DVwp47sblvkptJ&share_url=https%3A%2F%2Fwww.facebook.com%2Fshare%2F15k73ZCYTX%2F#
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905336103333
  • https://www.twitter.com/https://x.com/Yalehopa
  • https://www.instagram.com/gokhadivani/
  • https://www.youtube.com/@hopaokculuk

GELENEKSEL TÜRK OKÇULUK KULÜPLER-HAKEMLER-ANTRENÖRLER DİVANI

KULÜPLERİMİZ
REKLAM

Muhammet BASTEM
muhammetbastem@outlook.com
“ASLINA HÛ NESLİNE HÛ…”
20/01/2025

“ASLINA HÛ NESLİNE HÛ…”

“Muhammet BASTEM

 

Türk Okçuluğu; kökleri derin, atalarıyla şan ve şeref sahibi, geleceği ise “Türk Gençliği” ile bir yıldız gibi gökte parlamaktadır. Genç derken tabii ki sadece bedeni değil aynı zamanda nice ruhu genç ihtiyar delikanlılarımız da vardır aramızda, vatanımızda… Bu yazıda, yaklaşık bir asır önceki mazi ve günümüz okçuluğu arasındaki hasbihali arz-ı endam edilmiştir.

Kadim Türk Okçuluğu ile ilgili kitapları okurken gözümde canlandırdığım o okçular kuşkusuz bir başkadır. Bunu Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne olan devir teslimde ziyadesiyle görmek mümkündür. Devlet-i Aliyye’nin 20. yüzyıldaki okçu aile mensupları ile okçuluğa gönül vermiş birkaç kitap ve kalem ehli bu fetih ve cihat alametine sahip çıkmıştır. Bunu bir misal ile anlatmak gerekirse “Köroğlu yaşlanıp, delikli demir çıktı mertlik bozuldu, eğri kılıç kında paslanmalıdır, diyerek dağları bırakınca, insanlığa yaptığı iyiliklerden dolayı Kırk Ölmezler onu bulmuş, aralarına almışlar, Kırk Ölmezler Kırk Bir Ölmez olmuşlar.”

Her ne kadar delikli demir çıkmış mertlik bozulmuş olsa da bu yıllarda birkaç kabza aşığı “ata yadigarı” bakış açısıyla yaşama ve yaşatma ülküsü içerisinde olmuştur. Mir-i Alem Ahmed Ağa’nın torunlarından İbrahim ve Bahir Özok kardeşler, Hezarfen Necmeddin Okyay, Hafız Kemal Gürses, Osmanlı’nın son kabza alan kemankeşi Vakkas Okatan okçuluğa öncülük etmiş önemli şahsiyetlerdir. Ayrıca Tarihçi Halim Baki Kunter’de akademik çalışmalarıyla o dönemin en önemli simalarındandır. Diğer taraftan spor alanında Türkiye’nin ilk spor bilimcilerinden Selim Sırrı Tarcan, Türk Okçuluğu’na ilgi duyan ve yazılar kaleme alan isimlerdendir. Selim Sırrı Tarcan şahsen bir okçu olmasa da ata sporları arasında özellikle okçuluğu merak edip Okmeydanı’nı ziyaret edip birtakım notlar çıkarmıştır.

 

 

Görsel 1. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kemankeşleri. Solda sağa doğru; Necmeddin Okyay, İbrahim-Bahir Özok, Vakkas Okatan, Hafız Kemal Gürses.

Bu dönemde, ok ve yay üreten usta ve esnafların son noktaya geldiği, okçuluk ilmine vakıf üstat sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadar olduğu dönemin vesikaları ve belgelerinden anlaşılmaktadır. Elde mevcut bulunan oklar, yaylar ve diğer teçhizatlar asırlık olup tımar ve meremmet edilip kullanılmaya çalışılmıştır. Tüm bu şartlarda bile ülkülerinden vazgeçmeyip bir kıvılcım misali hem halkın sinesinde hem de devletin kalbinde resmi kurum temsilcilerinin davetlerine icabet edip endamlarını arz etmişlerdir. Ankara’da 1937 yılında Necmeddin Okyay ve Vakkas Okatan Bey Türk Spor Kurumu üyelerine sunum yapmışlardır. Devletin ilgili kurumlarından destek alınması ve okçuluk şubelerinin açılarak halkın bedeni güç ve iradesini diri tutmak amacıyla çaba gösterilip uğraş verilmiştir. Her ne kadar bazı olanaklar sağlansa da tam olarak istenilen destek alınamamış ve okçuluğun yaygınlaşması belli bir noktada kalmıştır.

 

Görsel 2-3. Necmeddin Okyay, Türk Spor Kurumu temsilcilerine okçuluk ile ilgili izahat verirken

 

1920’li yıllarda başlayıp II. Dünya Savaşı yıllarına kadar süren geleneksel Türk okçuluğunun Türkiye’deki ilk nüveleri bir taraftan kadim geleneğe uygun olarak yapılması diğer taraftan ise saygı ve edep çerçevesinde icra edilmesine dikkat etmiştir. Ok koşularının halka açık tarihi Okmeydanı’nda düzenlenirken asırlık yay ve oklar ile yaklaşık 400-600 adımlık mesafelere atışların yapıldığına dair dönemin gazetelerinde küçük bir köşe de olsa yer verilmiştir.

Görsel 4-5. Okspor Kulübü sporcularının Okmeydanı’nda ok atışlarını yer aldığı gazete küpürleri.


Görsel 6
. Necmeddin Okyay’ın kullablama usulü yay çekişi (solda)

Görsel 7. Adnan Evrenosoğlu’nun ok dolu kulağa kadar yaptığı yay çekişi (sağda).

Fatih’in emaneti “Okmeydanı yok meydanı olmasın” diye meydana hamilik yapan, gül ve kabza aşığı Necmeddin Okyay, “Eline yay alan her adam okçuluk payesi alamaz” diyen Osmanlı’nın son kabza sahibi Kemankeş Vakkas Okatan Ağa, davudi sesi ile meydana ayak basıp berk yay geren, nizami ok atan haşmetli Hafız Kemal Gürses, genç delikanlı, bileği yaman Evrenosoğlu Adnan Bey, ilk hanım kemankeş Betül Diker (Or) ve daha nice güzide isimler Okmeydanı’ndan gelip geçmiştir.





Görsel 8-9. Davut Paşa Kışlası önünde Hafız Kemal Gürses’in asker ve halkın önünde yaptığı menzil atış gösterisi.

 

Dönemin fotoğrafları bir okçu gözüyle incelendiğinde, gönül rahatlığıyla söylenebilir ki, bizden katbekat daha fazla okumuş, idrak etmiş, eldeki imkanlar kısıtlı olmasına rağmen bilinçli ve milli şuur ile hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Kavsnâmelerde geçen ok atış teknik bilgilerinin ortak görüşleri ele alınıp bu bilgilere göre talim ve ok atışlarını sergilemişlerdir. Halka açık meydanlarda ecdadın pak ruhunu şad ederek Ramazan ayında dillerinde dua ve hoş seda ile atış yaptıkları okuyanlar için malumdur.

Hülâsa, asıl meselede bu ya; yayı ve oku doğru okuyabilmek… Nasıl ki yay çekilmeden ok hedefe ulaşamaz ise halimizi arz etmek de bu durumu benzerdir. Ok ve yay ile bir asır öncesinde okçuluğun nasıl icra edildiği, perde arkasında kimlerin olduğunu merak edip arkamızı dönerek bir bakmak gereklidir. Onların okçuluğa bakış açıları, atış yöntemleri ve bir ulusun varoluşunu sağlayan kutlu alametler ile uyanışı için çabaları göz ardı edilemez bir gerçektir. Bu bağlamda Geleneksel Türk Okçuluğu’nun Türkiye’deki tohumlarını eken, öncülük eden değerli şahsiyetlerin yüreğimizde kıymeti harbiyesi büyüktür.

Okspor Kurumu gerek kurucu şahsiyetleriyle gerekse ilmi ve saha çalışmalarıyla Cumhuriyet Dönemi’nin göz bebeğidir. Günümüz Türk Okçuluğu’nu temsil eden kurumların ve içerisinde yer alan; Yönetici, Antrenör, Sporcu ile Hakemlerin onları daha yakından tanıyıp bu bilinç ile hareket etmeleri gerektiği öngörülmektedir.

Kaynaklar

Bastem, M. (2024). Klasik ve Geleneksel Türk Okçuluğu Temel Eğitiminin 9-15 Yaş Arasındaki Bireylerin Dikkat Seviyeleri Üzerine Etkisi (Yüksek lisans tezi). Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Derman, M. U. (2004). Üsküdar sempozyumu. (Z. Kurşun, A. E. Bilgili, K. Kahraman, & C. Güngör eds., s. 182-194). Hezârfen Hattat Üsküdarlı Necmeddin Okyay. İstanbul: Üsküdar Araştırmaları Merkezi Yayınları.

Ulus Gazetesi. (6 Haziran 1937). Türklerin milli sporu okçuluk ihya ediliyor.     https://www.gastearsivi.com/gazete/ulus adresinden 15 Ekim 2023 tarihinde erişim sağlanmıştır.

Yavuz, K., & Canatar, M. (2010). Telhîs-i Resâilât-ı Rumât. (İ. Aydın Yüksel, Ed.). İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti.

Revnakoğlu, C. S. (1966). Fatih’in kurduğu Okmeydanı ve okçular tekkesi. Tarih Konuşuyor Dergisi, 5(27), 2227-2230.

Cumhuriyet Gazetesi. (19 Nisan 1937). Kemankeş Vakkas hatıralarını anlatıyor. https://egazete.cumhuriyet.com.tr/yayinlar adresinden 15 Ekim 2023 tarihinde erişim sağlanmıştır.

 

 

 

 



254 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Köklerden Göklere Okçuluk - 09/01/2025
Bir okun ağırlığı, o okun nasıl uçtuğunu belirlemeye yardımcı olan önemli bir faktördür. Okun yaydan hedefe giden yolu basit ve hızlı gibi görünüyorsa da işin perde arkasında farklı hesaplamalar söz konusudur. Bu noktada devreye matematik ve fizik k