![]()
Adem ÖZDEN
grupshanamusic@gmail.com
KEMANKEŞ
22/01/2025 Kemankeş “Ey söz dinleyen sevgili ashabım! Sizler ok atma tatbikatlarını ve Kur’an okuma yolunu iyice öğrenmeye çalışın ve bunlar üzerinde önemle durun.” (Hadis-i şerif) Bir spor dalı olarak Geleneksel Türk Okçuluğu belki başta yay çekip, ok atmak güzel bir deneyim olabilir diye başlanılan bir aktiviteyken sonrasında insanın okçulukla ilgili geçmiş dönemlerde yazılmış makaleleri karıştırmaya, ekipmanları yapabildiği kadar ile kendi yapmaya ve hatta kişinin kendisini “Ok, dış etkenlerden nasıl daha az etkilenip kendi menzilinde hiçbir durağa taklmadan devam eder.” diye düşünürken ve okun hava ile etkileşimini incelerken bulabildiği bir gelişim konusudur. Geleneksel Türk okçuluğunu sadece bir spor olma özelinden çıkarıp yayın kabzasını 7000 yıllık bir gelenekle kavramaya başladınızı hissettiiniz andan itibaren belki de altıncı duyu organınız olmuş bir aletle icra ettiğiniz, sizin için bir spor branşından çok daha fazlası. “Sevecek tir-ü keman ile kitap ile kalemdir. Kalanı gussa-u gam, derd-u bela ile elemdir.” ¹(Kemankeş Mustafa Efendi – Kavsname) İslamiyetten önce okçu millet olarak bilinen Türkler, islam dinini kabul etmelerinden sonrada bu özelliklerini korumuş ve okçuluk geleneğini islami inanç potası içinde birleştirerek ok ve yayı savaş aleti, okçuluğu ise spor veya savaş sanatı olma özelinden çıkarıp inancının gereği olarak öğrenilmesi gereken bir ilim dalı olarak benimsemişlerdir. Avusturyalı tarihçi Karl Teply İstanbulda Müslüman olmaya karar vermiş bir İtalyan için düzenlenen merasimi naklettiği şu satırlar ok’un Türk ve İslam olmanın nişanı gibi görülmesi bakmından oldukça önem arz etmektedir. “Sonra, dinini terk eden İtalyanın güzel bir ata binmiş olarak iki kibar Türkün arasında ilerlemekte olduğunu farkettik. Muhteşem, kırmızı çizgili ve tilki kürküyle kaplı bir Türk kaftan giymişti. Başında normal cinsten bir kavuk vardı. Bir elinde ok tutuyordu ve işaret parmağını şehadet getirircesine yukar kaldırdı. Tören biterken trampetler çalındı, takriben üçyüz kadar tam silahlı Türk akncısı, sevinç işareti olarak atlarıyla bazı gösteriler yaptlar.” ² (Karl Tebly, 16. Asırda İstanbul) Müslüman Türk Okçusuna verilen isimlerden en bilineni Kemankeş’tir. Muteber okçuluk kitaplarnda bu ilmi öğrenecek Kemankeş adayının vasıfları şu sıfatlar ile ayrıntılı bir şekilde sıralanmıştır; iyi karakter sahibi olmak adaletli usta ile çalışmak tamahkâr olmayan temiz bir hayat sürmek doğru söz ve davranış sahibi olmak iyi huylu ve boylu poslu olmak sıkıntıya katlanan, yiğit olmak geniş göğüslü ve omuzlu olmak insanlara eziyet eden, zalim olmamak uyuşuk olmamak ve itaatkar olmak cömert ve kanaat sahibi olmak. Bu sayılanlarn yannda nankörlüğü, cimriliği, kötülük yapmayı, asık suratı, aşağılamayı bu ilimde uygun görmemişlerdir.³ (Şarkiyyat Mecmuas say-35, intihâb-i Risâle-yi Kavsiye-yi Kepûr-Çend) Eskilerin “kötü kiriş yaya halel getirir” dedikleri gibi Geleneksel Türk Okçuluğunu hedefi vurmaktan ibaret bilip bu yolda her aracı mübah kabul etmek de Kemankeşliğe halel getirir. Enfal Süresi 17. Ayette olduğu gibi “Attığında sen atmadın; ama Allah attı” sırrna vakıf olmuş Kemankeş hedefi vurduğunda kimin oku attığını bilir ve sonuç ne olursa olsun, olanı kendinden bilip aşırı sevinmez, vuramadığında ise üzülmez ve dahi Kemankeş diye hedefi vurana, menzil alana değil yukarıda sayılan maddeleri yaşayarak ok gezleyene denir. “Ne heva-vü ne keman-ü ne Kemankeş El-Hak; Erdiren Menziline tir-i, nida-yı “Yaa Hâk!” Şeyh Galip |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |